17 Kasım 2008 Pazartesi

İlhami

Sanki bir yerlere götürüyor... Ya da geldiğimiz yerlerin muallaklağını azaltıyor:)

Yazar demiş ki:

"Oysa berber, buna karşı çıkarcasına bir sigara yakmıştı az önce;derin bir nefes çekerek bir süre çevresine bakmış, sonra da kendi kendine, bir oturuş biçiminin içinde aynı anda kaç kişi oturur diye sormuştu. O saatte aklını böyle bir soruya takmasını saçma bulmuştu gerçi, gene de aynı duruşun içinde duran binlerce insanı düşünmekten kendini alamıyordu. Ona göre binlerce kişi, ayrı ayrı yerlerde birbirinden habersiz binlerce duruşu tekrarlıyordu böyle, binlerce duruşu bedenlerini köprü kılarak geleceğe taşıyordu. Aynı anda yolda yürümekten başka çaresi olmayan tuhaf birer yaratıktı insanlar; tekrarların tekrarlananın örtüsü olduğunu anlayamadan, aynı el sallayışların, aynı gülüşlerin, aynı yürüyüşlerin ya da aynı oturuşların içinden geçe geçe damaklarına bulaşan uzak bir serüven tadıyla dönüp dolaşıp aynı noktada yaşıyorlardı.

Berber, sigarasından derin bir nefes çekti yeniden; gözlerini hafifçe kapamış, o anda o andaki oturuş biçiminin içinde kimlerin bulunduğunu düşünüyordu."
...

Hasan Ali Toptaş "Gölgesizler"

2 Kasım 2008 Pazar

Noksan Dans Gururla Sunar: Mu'allaka Gelişim Süreci

birinin başlaması gerekiyordu...
Eylülün 2. haftası birden aklımız düştü GalataPerform Görünürlük Projesi. Benim 2 sene çalıştığım, diğerlerimizin de en azından ucundan köşesinden bir bulaşmışlığı olduğu, acemiliğimizde bize bir ev rahatlığı sunacak bu yerde bir şeyler yapmak hep vardı aklımızda. Neden şimdi olmasındı?

Bir İlyas ya da Esra çalışması sonrasındaydı. BuCafe'de terasta oturduk. Bir dansçının her öğün tüketmesi gereken bol patates kızartması, soğan halkası, börek, çörek gibi besin maddeleri sipariş etmiş, bekliyorduk. Burcu iletişimle ilgili bir performans tahayyül ettiğinden bahsetmeye başladı. Bunun üzerine konuştuk... konuştuk... Her zamanki gibi konuyu her yere bağlayıp bir milyon kişiye referans verdik. Ve ortada bir iskelet olarak belirmeye başladı Mu'allaka. Üç aşağı beş yukarı şöyle bir şeyler not almıştık:

Mu'allaka

Dans-Performans
20 dakika
Performansçılar: Beste Aksoy, Burcu Demir, Seda Erdural, Özge Uraz

Zygmunt Bauman duymadan görme halinin tedirgin ediciliğinden bahseder bir kitabında. Bizse her gün saatlerce yaşarız bu hali konuşmadan bir arada oturduğumuz insanlarla. Bu iletişim hep biraz noksan, bu yüzden de hep muallakta kalır.

İlk çalışmamızı iki hafta sonra Bümed'in küçücük bir odasında yaptık. Sandalyelerde oturup sırayla bir eylem için komut verdik. Sonra herkes bunlara uyan kendi hareket setlerini yaptı. Süreleriyle, aksanlarıyla vs. oynadık. Çok eğlenceliydi.


:Sol bacak yana
:Sağ kol yukarı
:Kafa sola
:Popo yukarı
:Vücut diyagonale
:Sağ bacak yukarı
:Sandalyeye dön
:Kafa geri
:Kafa öne
:Dizler yere
:Eller sandalyeye
:Sandalyeyi çek
:Sandalyeye tırman
:Asker gibi ayağa kalk
:Swing
.........
O hafta 1 ya da 2 çalışma daha yaptık.. Genelde bu kısımla ilgilendik. Herkesin üzerine yansıyacak bir ağız fikrinin derinliklerine çekildik. Yansıyan görüntüyü bozmadan çoğaltma ihtimallerini araştırdık bulamadık. "Şimdilik" arkaya yansısın dedik. Müziğe karar verdik. Beste'nin Seda'yı çıldırtan şarkısını daha da delirtici bir hale sokacak, başını kendi topladığımız seslerle rastgelelikten ritme evriltecektik.
Pazartesi akşamı gösteriyi sergileyeceğimiz TiyatroZ'ye toplantıya gittik. Sahneyi ölçtük. Defne'yle tanıştık. Provalarımızı ayarladık.

Sonra o haftanın kalan günlerinde 12lere kadar çalışıp bütün gösteriyi yaptık:).

Stres de yaptık. Panik de yaptık. Gevezelik de yaptık. Domuzluk da yaptık.

Hatta gösteri sabahı bir genel prova bile yaptık!!!


Neticede 18 Ekim Cumartesi günü, Tiyatro Z'de ilk eserimizi sevenlerimizle buluşturduk....