
Hareket nasıl edilir? Ve biz bu nasılın ne kadarını izleyebiliriz? Gösterinin ilk bölümünde ne anlamlar çıkardım o hakeretlerden kendim bile şaştım. Sonra hareket eden bedenin, hareket üzerine düşünen sesi duyuldu mikrofondan. Ayşe Orhon'un kişisel karizmasına, güçlü duruşuna ayrıyetten hayranım.

Mustafa Kaplan ve Filiz Sızanlı ikilisinden sadece Graf'ı izlemiştim daha önce. Bir de Mustafa Kaplan'ın GalataPerform'da küratörlüğünü yaptığı dans-performans gününe katılmıştım. Dolap ile pekişen hissiyatım Mustafa Kaplan'ın dansının Oğuz Atay'ın anlatısına fena halde benzemesidir. İkisinde de yücelikten, büyük anlamlardan uzak bir ifade, sarkazm ve oyun kurma üzerinden ilerleyen hikayeler var. Ya da bana öyle geliyor bilemeyeceğim. Ama bu gösteri hakkaten üç kişilikti. Fikse edilmiş bir koreografiymiş ama bayağı riskliydi.
Aylin Kalem'in 16 Nisan 2007'de Radikal'de yayımlanan yazısından aşağıda alıntılayacağım bölümünü okuduğumda benim içimde de "oha harbiden be hiç düşünmemiştim" nidaları uyandı:
"(...), her ne kadar da kostümlerin ve aksiyonların aynı olması dansçılar arasındaki cinsiyet ayırımının ortadan kalkmasına neden olsa da ayrı ayrı dolapla yapılan düetlerde dansçıların dolapla kurdukları ilişkiler bize ince ayarda cinsiyet farkına dair bir şeyler söylüyor. Bu bölümlerde kadın ve erkek dünyasının farkı hissediliyor: Mustafa Kaplan dolabın kapağını söküp başının üzerinde dengede tutarak mekanda yol alması sayesinde strüktürün ayrıştırılıp mekanda kayarak yer değiştirmesi ve farklı düzlemlerde kompozisyon oluşturmasına neden oluyor. Bu bölüm kimi zaman dolabın solosu gibi algılanabiliyor. Filiz Sızanlı ise kapaksız bir kutu gibi yere yatırılmış dolabın içinde ‘var-yok’ arasındaki o kısa anın gerilimini yaratarak kendi bedenini ayrıştırıp nesnelleştiriyor. Kaplan nispeten dışa dönük ve mekanda biçimsel bir kompozisyon sunarken Sızanlı ise içe dönük bir yaklaşımla, dolabın içini nesne bedeniyle keşfediyor."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder